22 Mart 2009 Pazar

BUGÜN MUTLAKA ŞİİR OKUYUN!!

Şiir Günü;
Duygularımızı anlatma çabasıdır,kısasıdır belki de duygularımızın,kafiyeli-rediflidir,ölçüsüzdür kimi zaman,mutlaka kendimizi bir cümlesinde bulduğumuz uzun bir yolun kısaltma yoludur,çıkmaz bir sokağıdır sevene göre:)).Aşık değilim,şiirin sadece müptelasıyım;çünkü korkarım aşkımın kül olmasından,zamanla biteceğinden.Sadece bir hoşlantıdır benim için.En çok da okumaktır beni keyiflendiren.yaa sizin için nedir şiir?

Dünya Şiir Günümüz Kutlu Olsun!!
HATIRLATMA
Soldurma açan çiçeği
Hatırlatma gelmişi geçmişi
Sevdirme Mecnun’u Leyla’ya
Yakıştırma sabahı akşama
Alıştırma Güneş’i bana
Sevdirme artık kendini bana
Sus artık sus!
Söyleme bir şey
Sözlerdir seni yalanlayan
Gözlerdir beni aldatan
Masum bakışlardır beni benden alan
Bahçemizdeki ağaçlardır bize şahit olan
Gelinmiştir sona artık
Son bulmuştur artık bizi anlatan
Bu keder dolu roman.
Seda.........

20 Mart 2009 Cuma

MERHABA!!

Kurslar,dersler,.... derken bir de malum açıköğretim sınavları yaklaştı.Doğrusunu söylemek gerekirse hem canımın istememesinden hem de bu yoğunluğumun sırasında yazmaya vakit bulamadım,siteme bayadır birşeyler ekleyemedim.Özrü bir borç bilir:) bundan sonra yazılarıma devam etmeye çalışıcam inş. :))))
Uzun bir süre önce okumuş olduğum,çoook hoşuma giden,Volkan Konak'a ait olduğunu bildiğim mükemmel bir şiir.Bu yazmış olduğu şiiri paylaşmak istedim.Sizinde hoşunuza gideceğinden eminim.Düşüncelerini şiire öyle güzel aktarmış ki hayran kalmamak elde değil.Haydi buyrun şiiri okuyalım.

MARTI YÜZLÜ

Deniz kıyısında bir martıyla konuşurken görüyormuş dostlarım beni sürekli,
Bir kaptanım çünkü, kağıt gemilerden emekli

Gülemedim ki hiç hasta yatağının başında
Haberi bu yüzden yoktur annemin sol yanağımdaki gamzeden

Komidinin üstündeki ilaçların sayıları arttıkça
Kutularından yaptığım gökdelenin uzamasına seviniyorum
Ve bilmezdim
Annemin yaşantısındaki renkliliğin
Yalnızca raflara dizili kavanozların içindeki reçeller olduğunu

Bilerek mi yanına almadın giderken
Başının yastıkta bıraktığı çukuru
Güveniyordum oysa ben sevgimize
Vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi bir de annem terketmişti
Ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur
Sıralanmış saksılar vardı limana bakan penceremizin önünde
Ve çiçekler arkasında ekmek kırıntıları serpen martı yüzlü bir anne

Terasta toplanan kadınlar limandaki beyaz geminin ışıkları yanınca
Dedikodusunu yapmayı unuturlardı
Tam o saatte sokaktan geçen yazlık sinemadaki biletçi kızın
Annesinin dizlerinin dibinden hiç ayrılmayan uslu bir çocuk gibidir
Limandaki deniz
Ama sokağa çıkıp dalga olmak geçer yüreğinden

Hiç bir bardakta dudak payı bırakmadınız bana
Bir kaşık sesini bile çok gördünüz şekersiz içerek çaylarınızı
İki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine
Kendi başıma zor sığıyorum bugün
Büyüdükçe insan yalnız mı kalıyor ne?

Kabuğunu koparmadan ne bir elmayı soyabildim
Ne de iyileştirebildim bir yaramı
Ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna
Bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna

Büyüklerle ben yapamıyorum
Çocuklar da almıyor beni oyunlarına
Devlet dairesinde yangından kurtarılmayacak sıkışmış bir çekmece gibiyim
Açılamıyorum sana

Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen
Sen nasıl sevmezsin eşitliği
Yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için
Annen değilmiydi önünde diz çöken

Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp
Harçlığımı atardım
Bu yüzden en çok denizden alacaklıyım...